çağımızın sorunu BAĞIMLILIK....


Bağımlılık bireyin bir maddeye yada nesneye sosyal hayatını, hayati fonksiyonlarını yitirecek kadar düşkün olmasıdır. Yeme-içme, beslenme, üreme,kendini koruma,-saldırganlık gibi temel iç güdüler vardır.Bu iç güdülerin temeli tatmin edilmesinin insan için aynı zamanda bireyin stres aksında bir baskılanma olması, stresinin yatıştırmasıdır.

   Haz alma duyusunun kaynağı olan dopamin, beyindeki nöro kimyasal sürecin bir alt basamağında olan ve hiddet ve saldırganlıktan sorumlu nörepinefrine çevrilmesidir. Yani haz ve hiddet birbirine çok hızlı dönüşebilme özelliği gösteren duygulardır.Haz duygularımız beyindeki limbik sistem içersinde striatum denilen bölgeden yönetilir.Haz ın biyokimyası beyin sapından çıkan dopaminin striatuma gelmesi ve bireyde ona haz veren her ne ise onu elde etmeye yönelik bir motivasyonun oluşmasını sağlamaktadır. Bu motivasyon, beynin prefrontal korteksine ulaşmakta ve burada hedonisi yüksek, riski en az ödüle doğru bir eylemde bulunmaya yönlendirilmektedir. Yani prefrontal kortekste hazzın niteliği ve değeri hakkında bir değerlendirme yapılır. Hazzın niteliği belirlendikten sonra haz bilinç düzeyine taşınır. Eylemin gerçekleşmesini mütakip hazzın kalitesini belirleyen dopamin  ile endorfindir. Endorfin endojen morfindir.ağrı kesici özelliği olduğu için muazzam bir haz yaratırlar. esasında anneye yada sevgiliye sarılmak, kahve içmek, para kazanmak, aşık olmak, müzik dinlemek...hepsi aynı nöral aktivite ile oluşur.tek fark salınan dopamin miktarıdır. Dopamin  ve endorfin daha çok hazza neden olur.

   İnsanoğlu aslında kendisinin hayatta kalması için tasarlanan bu tekrar edici, sonucunda haz verici veren eylemleri, kafein, alkol, tütün, esrar, eroin,...gibi maddeler beyne zarar verici şekilde haz verici devreleri uyararak istismar etmeyi öğrenmiştir.özetle insanlar birtakım kimyasallar la haz almayı öğrenerek, temel içgüdüsel davranışlar dışında sunni olarak hedonist devreleri aktive etmektedirler.

    İnsanda haz almanın pik noktası orgazm sırasında alınan hazdır.  Orgazm sırasında salınan dopamin ve oksitosin yoğun hazza neden olur. Oksitosin aynı zamanda kişinin partnerine güvenmesine ve bağlanmasına neden olduğundan hazzı artırmaktadır.

     Her bireyin genetiği ve protein yapısı birbirinden farklı olduğundan bağımlılık oluşma ve bağımlı olma dereceleri farklılık arz eder.yinede sık kullanımda bağımlılığı yüksek olma potansiyeli şöyle sıralanmaktadır.kafein 3, teofilin-çay:4,amfetamin 8, kokain 10, esrar 8, eroin 10, sigara 7, alkol 9...

     Bağımlılık, tekrar ettikçe haz kaynağı olan dopamin ve endorfinin miktarı azalır. bu durum başta 100 birim madde kullanımı ile alınan haz, gittikçe daha çok miktar maddeye ihtiyaç gösterir. bu tolerans etkisi olarak adlandırılır. beyinde oluşan tolerans etkisini yenmek için daha fazla madde gerekmektedir.beyinde sadece haz merkezi değil, vücüda alınan bu yabancı maddelerle savaşan nöronlar stres altında kalarak nöronların yaklaşık olarak 1 ay içinde işlevini yerine getirmesini zorlar.bağımlılık her neye olursa olsun, nasıl gelişirse gelişsin kortikal bölgedeki işlevler %90 nispetinde kayba neden olur. bağımlı beyin kan akışının normal seyrine göre, entellektüel karar verme mekanizmaları tahrip olmuş bir beyindir.

     iki tür bağımlılık vardır.psikojenik ve fizyolojik...psikojenik bağımlılık  

     Psikojentik bağımlılık, dopaminerjik ve endorfinerjik hedonilere dayanır..kafein, alkol, kokain, esrar, amfetamin cinsi bağımlılıklar bu kategoridedir.  

     Opioid türü yani morfin, eroin, kısmen LSD  fizyolojik bağımlılıktır.yani vücuttaki nöronlar bu maddeler ile çalışmaya başlar ve genetik değişiklikler meydana getirir.yani hücreler bu maddeleri almadığında çalışamaz ve ölüm riski başlar..


Not:  bundan sonraki yazılarımda bu madde bağımlıkları ile etkilerini ayrı ayrı yazacağım..


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dansın Tarihçesi, Türklerde Dans Kültürü ve Dans Türleri... Vals..Tango..Çarliston..ve diğerleri

Hukuk Devleti Nedir - Hukuk Devleti Kavramı

HOMOSEKSÜELLİK (EŞCİNSELLİK)-BİSEKSÜELLİK-HETEROSEKSÜELLİK- Erkek ve Dişi farklılıkları