Kayıtlar

Ekim, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İYİKİ VARSIN ATATÜRK'ÜM

GEÇİCİ BELLEK KAYBI-PSİKOJENİK AMNEZİ

Resim
Psikojenik geçici bellek kaybı,  disosiyatif durumdur. Bu bozukluk klinik olarak tanınır ve ani bellek kaybı ile beraberdir. Genellikle ağır stres yaratan durumlar örneğin; yakın bir aile üyesinin kaybı ile aniden oluşur. Hastalar çoğunlukla sağlıklıdırlar. Fakat isim, adres ile ilgili sorularına cevap veremezler. Bu kişiler habersiz olarak uzun mesafelere seyahat edebilirler ve sıklıkla otobüs veya tren istasyonlarında bulunurlar. Psikojenik geçici kaybında bellek, birkaç saat içinde düzelebilir veya düzelme haftalarca sürebilir. Hastalar, daha sonra sıklıkla disosiyasyon dönemi için amnestiktir. Korsakoff sendromu adı verilen ve hem geçmişin unutulması hem de yeni hafıza oluşumunun engellenmesi durumunu tetikleyebiliyor. Hastalar hafızalarındaki boşlukları uydurma hikayelerle doldurup bunlara inanır hale geliyor. Naomi Jacobs 2008’de 32 yaşında iken bir sabah uyandığında yaşamının son 17 yılını hatırlamaz halde bulur kendisini. Sanki bu yıllarda başına gelen uyuşturucu

SEVMEYİ İMKANSIZ KILAN HASTALIK DEPERSONALİZASYON-KİŞİLİKSİZLEŞME

Resim
" HER 100 kişiden birinde rastlanabilen bir kişilik bozukluğu.. Kişiliksizleşme" ve "gerçekdışılaşma" olarak da adlandırılan depersonalizasyon bozukluğunda kişi kendine yabancılaşarak bedenine uzaktan bakıyormuş hissine kapılıyor ve gerçeklik duygusunu yitiriyor. Bu olgu, aslında akut kaygı ve travma dönemlerinde gerçekliğin üstünü kapatan bir çeşit savunma mekanizması. Esrar gibi uyuşturucularla da kendini gösterebiliyor. Bu hastalıkla yaşamını sürdüren kadınlardan biri Sarah. Mesleği oyunculuk ve rol yapmaya, farklı duyguları yansıtmaya alışık. Ancak yetişkin hayatının büyük bölümünde Sarah duygusal olarak hissiz, duygulanma yeteneğinden de yoksun olarak yaşamış. BBC'ye konuşan Sarah, "Çok değer verdiğiniz ilişkileriniz, ana kalitelilerini kaybediyor. Ailenizi sevdiğinizi biliyorsunuz ama bunu normal bir şekilde hissetmek yerine teoride biliyorsunuz" diyor. Bu, az bilinen zihin sağlığı sorunlarından depersonalizasyon bozukluğunun bir s

KUTSAL ŞAMANİK İKSİR AYAHUASCA BİTKİSİ

Resim
Ruh-beden-akıl üçlüsü, paralel evrenler, şartlanmalar, çekim yasası, enerji teorisi, inanç ve tanrı kavramları, sevginin gücü, yüksek bilinç... Yüzyıllardır Amazonlar’da yetişen Ayahuasca bitkisi, tüm bu kavramların kesişim kümesinde anlatılıyor. Ayahuasca, Peru ve Brezilya’da yetişen psiko-aktif bir bitki. İçindeki DMT maddesi zaten vücudumuzda bulunan, iki gözün arasındaki alın boşluğunda bulunan bir sıvı. Tüm memeli hayvanlarda ve bazı bitkilerde de bulunuyor. Embriyo halindeki bir bebeğin sekiz haftaya kadar salgıladığı bir sıvı. Ölünce hayatınızın film şeridi gibi gözünüzün önünden geçmesini sağlayan da bu sıvı işte. Üçüncü gözü açtıranlardan. Bu maddeyi Ayahuasca bitkisinden aldığınız zaman, adeta yeniden doğuyorsunuz. Metaforik olarak değil, gerçekten. Şamanların çok eskilerden beri şifa niyetine kullandığı Ayahuasca bitkisi İngiltere ve ABD’de şimdilik yasal olmamasına rağmen, önde gelen psikologlar,  psikiyatristler, bilim tarafından inceleniyor, kullanılıyor, tavsiy

CHARLES DARVİN 'İN TÜRLERİN KÖKENİ

Resim

KİŞİLİĞİNİN ÖDÜNSÜZ SAVAŞÇISI BİLİNÇALTI (FREUD)

Resim

sosyal psikoloji kuram ve kuramcılar:9 CARL GUSTAV JUNG VE ANALİTİK PSİKOLOJİ

Resim
Analitik psikoloji genellikle, çatışma ve nevroza yol açan, tedavi sırasında yorumlama yoluyla değişmesi sağlanan akıl savunma mekanizmalarını ortaya çıkarmak için serbest çağrışım, hipnoz, abreaksiyon, ve narkoanaliz Yöntemlerinin kullanıldığı psikolojik disiplinleri kapsar. Daha spesifik anlamda bu terim Carl Jung'un hipotezleriyle ilgilidir. Jung, bireyin iç dünyasıyla ilgilenerek biyolojik ve genetik yaklaşımları reddetmiştir. Şizofrenik kişinin zihniyle ilgili parlak çalışmaları, daha sonra yürüttüğü nevroz incelemelerine ışık tutmuştur. Kollektif bilinçdışı yüzyıllar öncesinden gelen ve atalardan kalan bilgiyi; kişisel bilinçdışı ise bireyin kendi yaşantısından kazandığı bilgiyi kapsar. Introvert (içe dönük) ve extrovert (dışa dönük) olmak üzere, akıl faaliyetleri değişik olan farklı tipte kimseler vardır. Jung psikolojisi bilindiğinden daha derindir ve değeri kabul edilmelidir. Jung’un Libido Kavramı Latince kökenli bir kelime olan libido, aslen “istek, arzu, irade”

sosyal psikoloji kuram ve kuramcılar:8 PSİKANALİST SİGMUNG FREUD GERÇEĞİ

Resim
1- Freud kokaini hem seviyor hem de tedavi için kullanıyordu 2- Kadınlara çok güvenmiyordu. 3- Sevdiği kadınla evlenmek için doktor oldu 4- Muhtemelen "Bazen bir puro sadece bir purodur" lafını söylemedi, 5- Kanserle savaşında 30'dan fazla ameliyat geçirdi 6- Erkek çocuğun anneye, kız çocuğun babaya aşık olduğunu söyleyen teorileri vardır, 7- Rutin hayatı olanlara obsesif dese de 50 yıl boyunca aynı hayatı yaşadı, 8- Psikanalizin kurucusu olarak bilinir, 9- İnsanın iç dünyasını ID, EGO ve SUPEREGO ile tanımlar, 10- Naziler Viyana'yı işgal ettiklerinde sürgün edildi. 11- Freud'a göre rüyalar bir dilek gerçekleştirme yeridir. 12- Onunla aynı çağda yaşayan kadın psikologlar onun vajinayı kıskandığını düşünür. 13- Bilinçaltının gücüne inanır 14- Küfrün insanlık için hayırlı olduğunu düşünüyordu

sosyal psikoloji kuram ve kuramcılar:7 serebral operasyonlar Amerikalı James Mckeen Cattell

Resim
James Mckeen Cattell, d. 25 Mayıs 1860 - ö. 20 Ocak 1944, ABD'li psikolog ve Amerika Birleşik Devletleri’nde psikoloji profesörü unvanı almış ilk bilim insanı bir soruya yanıt verme hızınız, düşünme biçiminize bağlıdır.ani bir parıltı yada ışık patlaması  (parıltı için 190 patlama için 160 milisaniye)  durumunda hızla yapabiliyorsunuz.ancak düşünme durumunda bunun süresi onlarca milisaniye uzayacaktır.kararlarımızın beyin ve bilinçteki değişim hızını belirlediği, düşünmenin zaman algısı yrattığı olgusu, düşünmek tinsel bir eylem olmadığı, beyinsel mekanik temele dayalı bir olgu olduğu belirtilmiştir.

sosyal psikoloji kuram ve kuramcılar:6 Alman fizyolog Peter MÜLLER

Resim
1801-1858 1833 yılında göze ışık verildiğinde, basınç uygulandığında yada göz sinirleri elektirik ile uyarıldığında benze r görsel duyumlar oluşturduğu, ışık ile ilgili bir duyumdur. müller doğrudan dış dünyadan değil yanlız sinir sisteminde yayılan sinyallerin farkında olduğumuz varsayımında bulunmuştur. Peter Müller'in 1840 yılında yayımlanan  Handbuch der Physiologie des Menschen  adlı yapıtı fizyoloji tarihinde yeni bir dönemin başlangıcı olarak kabul edilmektedir. İnsan yapısı, karşılaştırmalı anatomi,  kimya  ve diğer birçok fiziksel bilim dalında ulaşılan sonuçlar bu kitapta ilk kez fizyolojik yöntemler yardımıyla açıklanmıştır. Söz konusu çalışmada  sinir sistemi  ve duyular arasındaki ilişkiye de değinilmiştir. Müller, bir duyu sinirinin uyarılmasıyla ortaya çıkan sonucun (hissin) uyartının biçiminden çok duyu organının doğasına bağlı olduğunu ortaya koymuştur. Retina ve optik sinirlere yönelen  ışık ,  basınç  ve mekanik uyartıların görme hissi uyandırması bu yüz

sosyal psikoloji kuram ve kuramcılar:5 psikofizik uzmanı Ernst Heinrich Weber

Resim
Ernst Heinrich Weber 1795-1878 fiziğin katı ve keskin kurallarını zihinle ilgili çalışmaların babası, insanların neler duyumsayabildiklerini, hangi hızla tepki verebildiklerini ve tam olarak neler algılayabildiklerini nicelenedirmeyi  hedeflemekteydi. algıların böylelikle ilkez bilimsel kuramlarla eşliğinde ölçülebilir hale gelmesiyle yeni sürprizlerde belirmektedir.duyuların dış dünyayı doğru biçimde temsil etiği daha önceleri sorgusuz sualsiz kabul edilmiştir.

sosyal psikoloji kuram ve kuramcılar:4: eğitim psikolojisi Johann Friedrich Herbart

Resim
    fikirlerin yapılandırılmış matematiksel bir çerçeve  kapsamında ele alınabileceğini, herhangi bir fikir kendisini zayıflatacak ve farkındalık eşiğinin altına düşürecek bir karşı fikirden direnç görebildiği, bilinçli ve bilinçsiz düşünceler arasında bir sınır olduğu belirtilmiştir. beş aşamalı öğretim metodu halen öğretmenler tarafından kullanılan eğitim felsefecisidir. bu aşamalar: 1. hazırlık: derse başlamadan önce dersin amacı verilmelidir. öğrenmede eski fikirler, yeni konuların öğrenilmesinde kullanışlıdır. öğrencinin zihni yeni konu için hazırlanır. 2. sunum: yeni konu, açıkça ve düzenli bir yöntem içinde sunulur. bu aşama dersin türüne göre değişir. örneğin tarih dersinde konu hikâye gibi anlatılabilir ya da kaynaklardan okunabilir. öğretim çocuğun çevresinden ve görgüsünden başlamalıdır. öğretimin dogmatik olmasını engellemek için konuların özü çocuğa buldurulmaya çalışılmalıdır.   3. çağrışım veya karşılaştırma: yeni konu eskisi ile ilişkilendirilir. 4. gene

sosyal psikoloji kuram ve kuramcılar:3: anatomist ve din bilimci Charles BELL

Resim
1774-1842 bütün sinirlerin-omuilikten köken alıp bütün vücüda yayılan ince uzantıların aynı olmadığını ve iki türe ayrılabileceğini keşfetti.motor sinirler ve duyu sinirleri birinci grup beyne iletiyi taşıyor, diğeri geri iletiyor.örgütlenmiş bir organ olduğu belirtildi.

sosyal psikoloji kuram ve kuramcılar:2: Mantıksal Pozitivizm temelini oluşturan LEİBNİZ

Resim
leibniz, farkına varmadığımız bazı algılar olduğunu öne sürerek küçük algılar olarak tanımladı, hayvanlarda bilinçaltı algılar sözkonusu olabiliyorsa insanlarda da olmalıydı?? çıkış noktasından "hissedilmez cisimcikler doğal bilimler için nekadar hissedilmez algılarda o kadar  önemlidir. ayrıca""bilincinde farkına varmadığımız ancak davranışlarımızı yönlendiren çaba ve eğilimler olduğunu ileri sürmüştür."" Leibniz, bir filozof için bile sıradışı sayılabilecek çapta bir dahiydi. Ondan daha önce bulmuş olmasına karşın, ondan bağımsız olarak kalkülüsü buldu ve yine Newton’dan önce yayımladı. Matematikçiler bugün Newton’un değil Leibniz’in notasyonunu kullanmaktadırlar. Kinetik enerji kavramını da Leibniz buldu . Buluşunu yayımlamamakla birlikte, matematik mantığını da yine Leibniz buldu. Eğer yayımlamış olsaydı, bu alan yarım yüzyıl daha ileride olurdu. Leibniz bütün zamanların en büyük matematikçilerinden biri olmasının yanında, en etkili olmuş filozoflardan

Farklı Kuş Türlerini- Birbirinden İlginç Özellikleri-kartallar-baykuşlar-akbabalar-leylekler...

Resim
Kuşların kendilerine özgü ve hayranlık uyandıran birçok özellikleri vardır. Bu canlıların dünyasını incelediğimizde Allah’ın onları kendileri için en uygun anatomik yapıda yaratmış olduğunu görürüz. Kartalların Mükemmel Anatomik Yapıları Kartalların hem yerden havalanıp uçabilecek kadar hafif olmaları, hem de avlarını yakaladıklarında rahatlıkla taşıyabilecek kadar güçlü olmaları gerekir. Bir kel kartalın 7 binden fazla tüyü vardır, fakat hepsini bir araya koyduğunuzda bütün tüylerin ağırlığı yaklaşık 500 gram tutar. Ayrıca vücutlarının hafif olması için kemiklerinin içi de boştur. Bu kemiklerin birçok yerinde havadan başka bir şey yoktur. Bir kel kartalın tüm iskeletinin ağırlığı 272 gramdan sadece biraz fazladır. Tüm kartalların gözlerinde niktitant zar denilen fazladan bir zar vardır. Bu kapağın işlevi gözleri temizlemek ve korumaktır. Örneğin kartallar yavrularını beslerken göz kapaklarını genel olarak kapalı tutarlar. Bu, yavruların yanlışlıkla ebeveynlerinin

sosyal psikoloji kuram ve kuramcılar:1:Bandura'nın sosyal öğrenme kuramı

Resim
BANDURA’NIN DENEYİ Bandura, üç grup çocuk üzerinde deney yapmıştır.Bu üç grup çocuğa, oyun odasında oyuncağına karşı agresif davranışlar sergileyen bir çocuğun filmi izletilmiştir. Bu film üç farklı son ile bitmektedir.Birinci grup çocuğa; bu agresif davranışlar sonucunda ödüllendirildiği son, ikinci grup çocuğa; agresif davranıştan dolayı oyuncakla oynamama cezası verildiği son, üçüncü grup çocuğa ise; ne ceza ne de ödül verildiği son izletilmiştir. Daha sonra bu çocuklar oyuncakla oynamak üzere oyun odasına bırakılmıştır ve Bandura bu çocukların davranışlarını gözlemlemiştir.Araştırma sonuçlarına göre; her üç grupta da erkekler kızlardan daha çok saldırgan davranış göstermişlerdir.Davranışın ödüllendirildiği ve davranışı sonucunda ödül ve ceza almayan gruptaki çocuklar, saldırgan davranışlar sonucunda ceza alanları izleyenlere göre daha çok saldırganlık göstermişlerdir. Bandura bu deneyden; öğrenmede medyanın özellikle televizyonun çok büyük etkisi olduğu, çocuğun agresif, u

picasso'nun pembe dönemi

Resim

Fas’ta bulunan kalıntılar Homo sapiens’in varoluş tarihini 100 bin yıl geriye çekti.

Resim
Yaklaşık 315 bin yıl öncesine uzanan kafatası ve çene kemiklerinin, türümüzün ilk üyelerine ait olduğu fikri tartışılıyor. Bilim insanları, Homo sapiens’in Doğu Afrika’da 200 bin yıl önce ortaya çıktığına inanıyordu. Yeni bulunan kalıntılar ise atalarımızın tüm Afrika’ya yayılmış olduğunu gösteriyor. Çok merkezli bir evrim gündemde. Nature dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, Fas’ın Jebel Irhoud bölgesinde 10 yıldır süregelen araştırmalarda ortaya çıkan fosillerin bugünkü insan kafatasına benzerliği, Homo sapiens'in bu bölgede yaşamış olduğunu düşündürüyor. Max Plack Evrimsel Antropoloji Enstitüsü yöneticilerinden Jean-Jack Hublin, "Karşımızdaki yüz, sokakta karşılaşabileceğimiz bir yüzdü. Dişleri daha büyük olmakla beraber eski insan türünden çok Homo sapiens'lere denk düşebilecek nitelikteydi" diye konuştu. İsveç Uppsala Üniversitesi uzmanlarından Mattias Jakobsson'ın araştırmaları da, türümüzün daha önce evrimleşmiş olabileceği görüşünü destekliyor.

Darwin kabuklu örümceği (Darwin's bark spider)

Resim
Ağını 25 metre öteye fırlatabilen Darwin örümceği! Darwin kabuklu örümceği (Darwin's bark spider) nehrin bir yakasından karşı yakasına, 25 metreden daha uzun bir mesafeye kadar ağını fırlatabiliyor. BBC Earth  2015 yılında yayınlanan “Av (The Hunt)” belgeselinden bir video paylaştı. Belgeselde yer alan Darwin kabuklu örümceği şampiyon bir avcı. Ufak örümceğin ağları, günümüzde zırh, halat ve yanmayan kurşun geçirmez yelek yapımında kullanılabilecek dayanıklılıkta.....

Yapay zekâ: O henüz öğrenci

Yüz tanıma sistemi Berlin’de Südkreuz tren istasyonu girişinde Ağustos’tan bu yana deneniyor. Ocak ayına kadar sürecek. İçişleri Bakanlığı ve Alman Demiryolları (DB), bu iş için “gönüllü surat” aradılar. İstasyonu kullanan 250 kişi gönüllü oldu. Biyometrik bilgileri sisteme yüklendi. Gönüllülere, istasyona giriş çıkışlarını saptamak için RFID cihazları verildi. Deneme süresince sistemin, bu yüzleri tanıyıp tanımayacağı RFID’le eşleştirilecek. Ayrıca, istasyonda halen işleyen güvenlik kameraları çıktılarıyla karşılaştırılacak. Burası, şehri kuzey – güney yönünde geçen ekspres tren hatları üzerinde büyük bir istasyon olduğu için, daha da büyük istasyonlarda bu işin nasıl “daha iyi” yapılacağına dair fikir verecek. DB’nin açıklamasına göre (metro hariç) 900 tren istasyonunda 6 bin kamera var. Gelen geçenin yüzde 80’ini izleyebiliyor. Amaç, bunun artırılması, izlemenin otomatik yapılma

ikinci kuantum devrimi’

Resim
Dünyanın birçok yerinde bilim insanları kuantum projeleri üzerine çalışıyor. Üst düzey Amerikalı şirketler, kuantum hesaplamaları üzerine yatırımlar yapıyor ve Çinli bilim adamları Beijing’den Shanghai’ya güvenli bir şekilde bilgi gönderimi sağlayacak dünya üzerindeki en uzun (1000 km) kuantum iletişim ağını tamamlamak üzere. Avrupa’da ise bu girişim ile birçok teknolojik gelişmenin ateşleneceği düşünülüyor. O kadar ki, proje, devrim olarak görülen ve kuantum hakkındaki birçok bilginin ortaya çıkmasını sağlayan transistörler ve lazerlerin icadından sonra ‘‘ ikinci kuantum devrimi ’’ olarak adlandırıyor. Girişim, yeni materyalleri tasarlamaya yarayacak olan kuantum iletişim networkleri, hassas kameralar ve kuantum simülatörlerinin gelişimini de desteklemeyi hedefliyor. Ayrıca, uzun vadede her türlü işte kullanılabilecek fütüristik bilgisayarların ve telefonlarda kullanılacak yüksek hassasiyetli sensörlerin tasarlanması da projenin hedefleri arasında yer alıyor. Girişimin başarı

Nerede, niçin ve nasıl ağlanacağını bilenler için gözyaşları, oynayan taşları yerine oturtan en etkili yöntemlerden biridir.

Resim
Asmir Gracanin , “Bildiğimiz tek şey duygusal bir ağlamanın çok tuhaf bir şey olduğu. Pek çok hayvan gözlerini korumak için gözyaşı döker; ancak yalnızca insanlar duygulandıkları için ağlar. Ve insanlar yalnızca üzgün olduklarında değil, mutlu olduklarında, sevinçlerini kontrol edemediklerinde veya acı çektiklerinde de ağlar. Peki, bunu niçin yaparlar? Veya soruyu daha basite indirgersek, insanlar ne zaman kendilerini tutar, ne zaman gözyaşlarını koyuverir? Temizleyici bir salgı    Ağlamanın temizleyici, biriken tortuları söküp atıcı bir etkisi olduğu görüşü bugün de geçerlidir. Ancak bu ne anlama geliyor? Freudcu bakış açısına göre baskı altında tutulan duyguların dışavurumudur. Başka bir yoruma göre de ağlamak, vücudu stresle oluşan zararlı kimyasallardan temizler. Bu kuramın ortaya çıkışı 1980’lere dayanır. O yıllarda biyokimyacı  William Frey  duygusal gözyaşlarının, duygusal olmayan gözyaşlarına göre protein açısından daha zengin olduğunu ileri sürüyordu. Ne var ki Tilburg

Epigenetik...!

Epigenetik...! Genotip sözcüğü genetik yapımızı tanımlar, bu yapı DNA dizilimimiz, genlerimizdir. Genotipimizi oluşturan genler bir takım enzim ve proteinlerin sentezlenmesini yöneterek “fenotip” yani dış yapımızın, organizmamızın ortaya çıkmasında belirleyici rol oynar. Epigenetik; genotipik değişikliklerle açıklanamayan, ancak genlerimizin ifadelerindeki (ekspresyonlarındaki) değişiklikleri, yani genlerimizin fenotipimizi oluşturma farklılıklarını inceleyen bilim dalıdır. Yani epigenetik dendiğinde, genetik yapımızdaki (genotip) değişikliklerden kaynaklanmayan, ancak kalıtsal olan gen ekspresyonlarındaki ya da ifadelerindeki değişiklikler akla gelmelidir. Epigenetik, gen dizilişleriyle değil, genlerin dokulardaki ifadeleriyle ilgilenir. Yani genlerimizin ne zaman ve nasıl çalışacağını belirleyen, bazı genleri susturan, aktivitelerine engel olan, epigenetiktir. Genetik bozukluklarda hastalık şöyle ortaya çıkar. Bir gende bir mutasyon çıkar ve biz bu mutasyonu genetik olar

renkler vazgeçilmez özellikle bir resimde ise

Resim

uğur böcecekleri

Resim

insan karakterini etkileyen 7 tehlike

Resim

insanı etkileyen renk- BEYAZ

Resim

insanı etkileyen renk- SİYAH

Resim

insanı etkileyen renk- TURUNCU

Resim

insanı etkileyen renk- yeşil

Resim

insanı etkileyen renk- MOR

Resim

insanı etkileyen renk- MAVİ

Resim

insanı etkileyen renk-KIRMIZI

Resim

insanı tanımlayan renkler --SARı

Resim