YEME BAĞIMLILIĞI- NASIL YENİLİR???





      Üç tip yeme bozukluğu bulunmaktadır.İlki ilk oturuşta ve kısa sürede aşırı miktarda yeme, ikincisi "Anoreksiya Bulimia" (yediğini kusarak çıkarma, ) Üçüncüsü " Anoreksiya Nevroza" (hiç birşey yememe!!!)

    Vücudun yağ depolaması esasında evrimle izah edilebilecek bir durum olup, hayatta kalmamızı sağlayan bir  mekanizmadır.Gıdaya bu kadar kolay ulaşılamayan yıllarda, çağlarda yenilen gıda, yağ olarak depolanarak, gıda bulunamayan zamanlarda harcanmak üzere enerji için biriktiriliyordu. Bu açlığa karşı vücudun bir savunma sistemi idi.Fakat bu mekanizma gıdanın yaygınlığı ve gıdaya ulaşımın kolaylaştığı çağımızda insanoğlunun karşısına bir problem olarak çıkmaktadır. 

      İştahın, yani yemek yeme güdüsünün bir çok mekanizması vardır.Normal şartlarda aç kalındığı zaman kan şekeri düşer ve beyinde yemek yeme ile ilgili refleks ortaya çıkar ve bir şeyler mideye indirme hissi uyarılır.

     Hayvanlarda, yemek borusu ile mide bağlantısının kesildiğinde, fakat hayvanın ağız yolu ile beslendiği durumlarda yine bir doygunluk hissi oluştuğu gözlenmiştir.Bunun sebebi yutaktan mideye kadar olan yol boyunca yenilen içilen şeylerin algılanmasını sağlayan proteinlerin\reseptörlerin varlığıdır.Bu şu manaya gelmektedir. doyma hissi; sadece gıdanın kompozisyonu yada miktarı ile değil, yutaktan mideye kadar olan yol boyunca reseptörlerin uyarılması ile ilgilidir.Mide çeperinin genişleyerek gerilmesi ve bunun vagus siniri aracılığı ile beyne iletilmesi, kan şekeri ve yağın yükselmesi sonucunda artan "insülin" ve son olarak yağ dokusundan salınan "leptin" isimli hormonun  salgılanması "doygunluk" olarak adlandırılır. Ancak herkeste "doygunluk" hissi aynı zamanda olmayıp daha ileri zamanlarda görülebilir.

    Doygunluk hissine ulaşmanın ilk kaynağı psikojenik sebeplerdir. Hedonik bir eylem olan yeme-içme, stresi bastıracak bir vasıta olarak kullanılabilir.

    Doygunluk hissine mani olan diğer faktör de "leptin direnci" dir. Bazı insanlarda genetik olarak kişiye gelen "leptin direnci" olabilir. anne veya babası "obez" olan bir kişinin çocuğunun obez olam riski %80 dir. Şayet ebeveynlerden biri obez ise bu oran % 50 ye düşebilir.Leptin yağ dokusundan salgılanan, tokluk hissi yaratan, vücud içindeki enerji kullanımında yağın salgılanmasını sağlayan hormondur. Leptin beyne geç ulaşırsa yada leptin reseptörlerinde moleküler boyutta bir bozulma olursa "tokluk" hissi oluşmayacaktır.

   Doygunluk hissine mani olan üçüncü faktör ise "insülin direnci" dir.Yemek sonrası pankreastan salgılanan insülin hormonu, bağırsaktan emilen gıdaların karaciğer, yağ gibi dokulardaki hücrelerin içine girmesini ve buralarda ya yağ hücresine dönüşerek depolanır yada enerjiye dönüşmesin sağlar. İnsülin beyinde iştahın kesilmesine  de neden olur.

   Endüstriyel, liften az gıdalar hızlıca insülin salınımına sebep olur.hızlıca hücre içine alınan gıdalar enerjiye dönüşemediklerinden, karaciğerde yağ olarak birikirler.  Böylece karaciğerde yağlanma, karaciğer hasarı ve inflamasyon oluşur. Hücre içine hızlıca alınan gıdalar, yemek sonrası insülin salınsa dahi tokluk hissi oluşmaz. Tekrar ve daha fazla yeme isteği doğururur ve obezlik bu şekilde ortaya çıkar.

   İnsülin direncini yok etmenin en temel yolu, alınan gıdaların en az yarısının lifli olması (lahana, ıspanak, havuç, taze fasulye, taze börülce, kabak, patlıcan, pırasa, vb.sebzeler),(portakal, elma, armut, ayva vb posalı meyveler) Dengeli beslenebilmek için, % 50 karbonhidrat, % 35 yağ, % 15 protein tercih edilmelidir. İnsülin direncini azaltmanın bir diğer yolu da haftada en az üç gün 20 dakikadan daha fazla tempolu yürüyüş yapılmalıdır.


  Şişmanlık veya zayıflık tespitinde kullanılan yöntemlerden biri Vücut-kütle endeksi ölçümüdür.Formül şudur: ağırlık(kg)\boyun karesi (m) bu indeks neticesinde 20-25 arasında olan bireyler normal, 30 ve üzeri obez kategorisindedir. kilosu normal kişilerin yaşam süresi obezlere göre daha yüksektir.
   
   Anoreksiya nevroza: Oobsesif bir yeme halidir:bu kişilerin beden yapısında bir sorun yoktur:kişiler değişmeyen bir kilo fazlalığı sanrıları içinde yaşarlar.son yıllarda artıştır bunun sebebi beden algısına olan psikotik bakıştır. Anoreksya hastalarInın %98 i kadındır, %2 si ise homoseksüel erkeklerdir.

   Bulimia: Kökeni antik Yunan dır. yemek sonrası yemeğin fazlalığın kusularak çıkarılmasıdır. hastalık ile malüldür: Bulimiya obsesif bir bozukluktur:








Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dansın Tarihçesi, Türklerde Dans Kültürü ve Dans Türleri... Vals..Tango..Çarliston..ve diğerleri

Hukuk Devleti Nedir - Hukuk Devleti Kavramı

HOMOSEKSÜELLİK (EŞCİNSELLİK)-BİSEKSÜELLİK-HETEROSEKSÜELLİK- Erkek ve Dişi farklılıkları